Reis değişimin gerekliliğine inanıyor. Çünkü milletin tercihlerini en iyi bilen lider o. AK Parti’nin milletin istediği doğrultuda kendini değiştirmemesi halinde milletin gözünden ve gönlünden düşüp eriyeceğini gören ve bunu da bir özeleştiri olarak cesaretle yapmaktan kaçınmayan cesur yürekli bir lider o. Milletin istediği değişim, öze dönüşü sağlayacak bir değişim. Milletin değerlerini üstünde taşıyan milletin adamlarıyla milletin rotasını çizdiği bir siyasi pratik isteniyor AK Parti’den. Reis
Reis değişimin gerekliliğine inanıyor.
Çünkü milletin tercihlerini en iyi bilen lider o.
AK Parti’nin milletin istediği doğrultuda kendini değiştirmemesi halinde milletin gözünden ve gönlünden düşüp eriyeceğini gören ve bunu da bir özeleştiri olarak cesaretle yapmaktan kaçınmayan cesur yürekli bir lider o.
Milletin istediği değişim, öze dönüşü sağlayacak bir değişim.
Milletin değerlerini üstünde taşıyan milletin adamlarıyla milletin rotasını çizdiği bir siyasi pratik isteniyor AK Parti’den.
Reis bunu görüyor.
Ve eminim bunun gereğini yapacak.
“Ne zaman” diye soranlara derim ki, Reis’imiz onun zamanını biliyor.
Yeter ki doğru bir değişim olsun.
Ne aceleci davranıp yanlışa savrulmak, ne de geç davranıp umudu tüketmek doğrudur.
Yılların tecrübeli lideri elbette takvim konusunda en doğru kararı verecektir.
Bizimkisi sadece önerilerden ibaret olacaktır.
Bu bahiste elbette söyleyeceklerimiz var.
Önerilerimiz var.
Lakin son sözü Reis’imiz söyler ve bize de itaat etmek düşer.
Bazen hoşumuza giden bir acelecilik hakkımızda hayırlı olmayabilir. Bazen tasvip etmediğimiz bir gecikme pekâlâ yararımıza olabilir.
Sabır.
* Genel Merkezdeki yönetim değişimi, kongre sonrasına bırakılmalı. Bu aşamada mevcut MKYK içinden MYK çıkarmak isabetli ve yararlı olmaz.
* Kongrede belirlenecek MKYK milletin istediği güçlü isimlerden oluşmalı. Hem teşkilatlarda, hem de millet nezdinde karşılığı olan isimler seçilmeli. “Onun yakını”, “şunun kızı” vb isimler sadece kaybettirir. Masa başı belirlenecek isimler yerine milletin ve teşkilatların kimi istediğini öğrendikten sonra belirlenecek isimler içinden en güçlü ve saygın olanlarında karar kılmak en doğru yol olacaktır. Ve keşke yeni dönemde bu isimler kongre delegelerine çoklu isimler halinde sunulabilse, ayrıca aday olmak isteyenler de başvuruda bulunabilse ve kongre delegeleri kendilerine sunulan isimler arasında tercihte bulunabilse. Tek liste yerine çoklu isimlerden oluşan bir listede kimlerin seçileceğine kongre delegeleri bizzat kendileri karar verse. AK Partimizin bu demokratik seçim deneyimine ihtiyacı var.
Yeni dönemde AK Parti’nin temsili, çok daha güçlü ve etkili siyasi aktörler marifetiyle sağlanmalı ki milletle gönül bağı çok daha sağlam olsun.
* Kongre tarihi hazırlıkların yetişmesini temin edecek şekilde biraz öne alınabilir. Bu takvimin ilanı bile heyecan oluşturur.
* İl başkanlarının görevden alınması iller bazında özenle yapılmalı. Seçim yenilgisinde dahli olmayan il başkanlarını ve teşkilatları günah keçisi ilan etmek, siyaseten yeni sıkıntılar doğurur. İl başkanının ve teşkilatın kesinlikle istemediği adaylar milletin önüne konulmuşsa ve orada da seçim kaybedilmişse, bu durumda suçlu sanki il başkanı ve teşkilatmış gibi davranıp görevden el çektirmeler yapmak, siyaseten başka yıkımlara yol açabilir. Kaş yapalım derken göz çıkartmamak lazım. O ilin siyasi patronu katına çıkartılanlar yanlış teşkilat oluşumları yaparak, en fenası söz ve davranışlarıyla AK Parti’yi milletten kopartanlar bir kenara itilmeli. İl başkanlarını alıp asıl bu kaybın müsebbibi olan siyasi patronlar taltif edilir ve yüksek katlarda tutulmaya devam edilirse o ildeki kayıp daha da çoğalır.
* Yeni dönemde il başkanları belirlenirken tek kıstas esas alınmalı: Milletin gönlünde taht kuran, milletin değerlerini üstünde taşıyan, milletle hemdert ve hemhal olmayı yani milletin hizmetkârı olmayı şiar edinen, millette karşılığı olan isimler aranıp bulunmalı. “Milletvekillerinin adamları” değil, “belediye başkanlarının adamları” değil, “milletin adamları” olmalı.
Sadece parti teşkilatıyla sınırlı bir değişim, milletin istediği bir değişim değildir.
Her alanda bir değişim olsun isteniyor.
Temsil, iletişim ve medya alanları da dâhil olmak üzere topyekûn yeni bir inşa isteniyor.
Adeta yeni bir AK Parti olsun isteniyor.
Bunu kırıp dökmeden ve birliğimizi kardeşlik hukuku ve dava şuuru temelinde yapmak, elbette hayati öneme sahiptir.
Şu üç alanda değişim olmazsa olmaz önemdedir.
* Partideki değişim.
Genel Merkez değişiminin kongrede belirlenecek MKYK’dan sonra yapılması daha isabetli olacaktır.
* Külliye’de değişim.
Külliye bürokrasisinin kurullardan tutunuz da danışmanlara varıncaya değin köklü bir biçimde yeniden gözden geçirilmesi şart. Çünkü orası da Cumhurbaşkanımızın temsil makamıdır. Partideki temsil Külliye’deki temsille doğru orantılı olmazsa siyaseten beklenen sonuç elde edilemez.
Külliye’deki atanmış bürokratların veya Cumhurbaşkanımız tarafından kurullara atanmış isimlerin kendilerini seçilmişlerin üstünde görüp siyasete ve siyasetçilere ayar çekmeye kalkışma yetkisine sahip olmadıkları bilinmelidir. Bu sınırın ortadan kalkması her anlamda büyük bir sorun doğurur. Kimin bürokrat kimin siyasetçi olup olmadığının bilinmesi ve görev alanlarının birbirine karışmaması siyaset ve devlet ciddiyeti açısından da korunması gereken önemli bir çerçevedir.
Parti ile devletin özdeşleşmesi nasıl sorunlu ise atanmış birinin Cumhurbaşkanından aldığı yetkiyle kendini siyasetin veya siyasetçilerin üstünde görmesi de bir o kadar sorunludur.
Bir kurulda görevli birinin kurul başkanı olan Cumhurbaşkanının yardımcısı olması hasebiyle kendini siyaseten Cumhurbaşkanı Yardımcısı gibi görüp herkesin üstündeymiş gibi kibirle davranması, hem demokratik siyasetin temsili bakımından çok büyük sorun oluşturuyor hem de Cumhurbaşkanlığını temsilde çok başlılık oluşturuyor. Herkesin rolünün yeniden belirlenmesinde bu yüzden çok büyük yarar vardır.
* Kabinede değişim.
Buradaki değişim anlayışı partideki ve külliyedeki değişim anlayışıyla paralellik arz ettiğinde büyük bir anlam oluşturur elbette.
Seçim kazanamamış, başarısız olmuş, kibirleriyle AK Parti’ye kaybettirmiş, adları büyük ama gayrı millet nezdinde karşılıkları olmayanların kabinede görev alabilecekleri haberlerinin bile millette nasıl tepkiyle karşılandığını eminim ki Reis hepimizden çok daha iyi biliyordur.
Parti ve Külliye’deki değişim kabinede kısmi de olsa bu sözünü ettiğim zihniyet temelinde taçlandırılırsa inanıyorum ki milletin AK Parti’ye olan umudu ve güveni tekrar zirve yapacaktır.
Çünkü milletin verdiği asıl mesaj şuydu:
“Benim olmaktan çıktın! Benim belirlediğim rotadan çıktın! Benim değerlerimi üstünde taşımayanları benim başıma taç etmeye kalkıştın! Senden temelli vazgeçmek istemiyorum! Çünkü umudum sensin! Kendini değiştir gel, tekrar seni baş tacı edeyim! Yoksa bu son uyarımdır!”